Doç. Dr. Samet Yardımcı, obezite cerrahisini morbid obez denilen vücut kitle indeksi %40’ı geçmiş hastalara ve kontrollü diyeti olan vücut kitle indeksi %35’i geçmiş hastalara önerdiklerini belirterek, “8-9 tipi olmakla beraber dünyada en çok uygulanan 2 yöntem vardır: Birincisi tüp mide ameliyatı, diğeri de çeşitli bypass prosedürleri. Gastrik bypass, obezite ameliyatlarının en eskisi ve en çok kabul görmüş olanıdır ancak bugün dünyada en çok uygulanan yöntem tüp mide ameliyatıdır” diyor. Obezite ameliyatının ardından hastaların hızla kilo kaybetmeye başladığını vurgulayan Yardımcı, şunları söylüyor:
Dikkat edilmezse 2 yıl sonra kilo alma riski var
“Bu süreç genellikle 2 yıl boyunca devam eder. Bu süreden sonra kilolar sabit kalır. Bu sürede hedeflenen, kiloların %60’ının kaybedilmesidir. Tabii her ameliyat gibi obezite ameliyatının da riskleri vardır. Bunlardan biri, kesip birleştirilen noktalardan kaçak kanama yapmasıdır. Neyse ki bunun ihtimali çok kuvvetli değildir. Hatta güçlü kişilerin elinde riski safra kesesi ameliyatı kadardır.”
Hastaların ameliyattan 10 gün sonra normal aktivitelerine dönebildiğini de söyleyen Doç. Dr. Yardımcı, “Tüm ameliyatlarda hastanın tekrar kilo alma ihtimali vardır. Bu ihtimal daha çok 3-4. yılda kuvvetlenir. Bu oran %10-15 kadardır. Hastanın gerek beslenme gerekse egzersiz kapasitesinin artırılmasıyla bu oran daha da düşürülebilir. Yürüyüş çok önemli. 1 ay boyunca sadece yürüyüş, 3 ay boyunca bisiklet, yüzme, ondan sonra pilates, jimnastik. 6 ay sonra da istediği her türlü sporu yapabilir” diye konuşuyor.
Röportaj: Şebnem ÇETİNOĞLU